DOULA: GELENEKSEL BİR DOĞUM DESTEĞİ

 

22-28 Mart tüm dünyada Doula Haftası olarak kutlanıyor.

Doğumlarda hayatımıza girişi nerdeyse 10 yıl oldu. Gerçekten 10 yıl mı oldu? Yoksa hep var mıydılar? Avrupadan ihraç edilen feni bir kavram mı? Yoksa Anadolu’nun her zaman uygulanan bir geleneği midir?

 

Doula kimdir? Doula ne demek?

Doula antik yunanca bir kelimenden gelir. Köle anlamına gelse de günümüzde kullanımı hizmet edendir.  Yani doğumun olmazsa olmazıdır. Hizmetsiz ve desteksiz bir doğum olmaz, olmamalıdır. Yapılan tüm akademik çalışmalar birebir kesintisiz destek verilen doğumlarda müdahale ve sezaryen oranlarının en az %50 düşük olduğunu ispatlıyorlar.

Anadolu’da doula var mıydı?

İşte bu yüzden geleneklerimizde doula hep vardı. Her mahallede, köyde, kasabada doğum desteğini iyi bilen doulalar vardı. İsimleri tabii ki doula değildi. Bir çok yerde Bibi denirdi onlara. Bibi’nin kültürümüzde değişik anlamları var. Hala ve teyze en çok kullanılanlar olsa da deneyimli, bilgili, Bige kadın anlamında kullanımları da çok. Yani geçmiş deneyim ve bilgileri ile yardım eden kadınlar. Düşününce ne kadar da işlevsel bir destek. Bu kişiler genellikle zaten doğum yapmış oluyorlar. Çocuk sayısının da yüksek olacağı düşünüldüğünde doğum ve doğumda yaşananlar konusunda ciddi bir deneyime sahip kadınlar. Yaş olarak da bakıldığında olgun ve kucaklayan kadınlar. Ve yine Anadolu kültürü düşünüldüğünde gençlere yargısız kucaklayıcı anne şefkatini sunan kadınlar. Onlara doğumun korkulacak bir şey olmadığını anlatan, doğumda onlara gerek sözel gerekse fiziksel destek olan, hatta ağrıları azaltan ve hep pozitif hipnotik telkinlerle “yaparsın”, “oluyor”, “ az kaldı” “ kavuşacaksın” diyen kadınlar. 

Tabii bununla da yetinmeyip suyunu veren, besleyen, giydiren, terini silen kadınlar yani hizmet eden kadınlar. Kadından kadına bilgi ve tecrübenin aktığı kadim bir kültür.

Doula eğitiminde neler var?

İşte bu kadim bilgileri toparladığınızda verilen hizmetin bugünkü karşılığı douladır. Doulaların bir çoğu doğum yapmış olsalar da şart da değildir. Çünkü aldıkları eğitimle önce doğum hakkında bilinmesi gereken her şeyi öğrenirler. Yanlış anlaşılmasın, bu sağlık ve anatomi bilgilerini hizmetlerinde kullanmak için her türlü detayıyla öğrenirler, tıbbi hizmet vermek için değil. Çünkü ileri sadece hizmet etmektir, destek vermektir. Bir bilgili, deneyimli hala veya teyze kıvamına eğitimle gelebilmek adına kişisel gelişim eğitimlerini almak zorundadırlar. Böylece doulalık için en önemli kavram olan yargılamadan ve yorumlamadan hizmet kavramına geçiş yaparlar, tıpkı bir anne şefkati ve kucaklamasıyla. Bunun yanında bir de ilaçsız bir dolu rahatlatıcı teknik ve bilgiyi eğitimlerle alınca mükemmel doğum hizmetkarlarına dönüşürler. Su verirler, masaj yaparlar, duşa sokarlar, pozisyonları hatırlatırlar, doğru nefesler aldırırlar, bası noktaları ile ağrı azaltırlar, aromaterapi ile rahatlatırlar ama en önemlisi doğum nasıl ilerlerse ilerlesin “burdayım, yanındayım, desteğinim” der sarılırlar. Yani tam donanımlı ve eğitimli Bibi’lerdir onlar. Teyzedir, haladır, kızkardeştir.

 

Doulalar neden geldiler?

Önce doğumlar bozuldu. Evet doğumların hastanelere taşınması ile daha çok anne ve bebeğin hayatı kurtuldu. Ama doğumdaki o kadim geleneksel destek azaldı hatta bitti. Kadınlar hastaneler de evde hissettikleri güveni kaybetmeye başladılar. Hatta kadınlar doğumdan korkar oldular. Ve korku dolu doğumlarla doğan, büyüyen hatta o korkularla doğum yapan kadınlar topluluğuna ulaşıldı.

Yoğun hastane ortamları yüzünden birebir ebe desteği azalmaya başladı. Ebeler yoğun iş gücü nedeni ile özlerindeki birebir kesintisiz destek görevini yapamaz oldular. İsteseler de yapamadılar. Artan sezaryen ve müdahaleli doğum oranları ile doğumun doğallığı, bu doğallığın önemi unutulurken, doğum desteği geri plana atılmak zorunda kaldı. Doğumda kadınlar yalnız kaldılar, korkuları ile kaldılar. Bunların sonucu müdahale ve sezaryen oranları arttı.

İşte doğumlarında travmalar yaşayan bir çok kadın başkaları yaşamasın diye doula olmak onlara destek olmak istediler. Bu kadınlar arasında sadece sağlık dışı kişiler yoktu. Doktorlar, ebeler, hemşireler, psikologlar, fizyoterapistler, beden terapistleri, yoga ve pilates  eğitmenleri de varlardı. Hepsi el ele verim daha sakin, pozitif doğum deneyimleri için kadınların yanında olmak istediler ve olmaya devam ediyorlar.

Ebeler de bu sırada kadınlara destek için büyük adımlar atmaya başladılar. Ebelik okulları artık daha çok ebe öğretmen ile doldu, eğitimlerin içine daha çok destek eğitimleri eklendi, “Her gebeye iki ebe” gibi doğumda birebir kesintisiz desteği sağlayacak projeler yapıldı. Ama hala hastane doğumlarında ne her gebeye birebir kesintisiz destek görevini yetecek sağlık çalışanı var, ne de  heryere yetebilecek yetişmiş bir doula topluluğu. Bu yüzden doğumdaki bu desteğin önemini bilen ve savunan kadınlardan oluşan ebelerin, hemşirelerin, doulaların ele ele verip güçlenmeleri en büyük hayallerimden biridir.

Doula ne yapar?

Kelimenin tam anlamı ile hakkını verirse hizmet eder. Önce anneyi dinler. Doğum tercihlerini öğrenir. Biraz hayata bakışını ve yaşam tarzını anlar. Sonra doğum başladığında hastanede yanına giderek kesintisiz destek verir. Tıbbi müdahalelere karışmaz. Odağı hep kadındır. Doğum nasıl giderse gitsin kadına destek verir. Yargılamadan. Hep kadını merkezde tutarak. 

Onu doğumda rahatlatmak için tüm ilaç dışı teknikleri kullanır. Duşa sokar, masaj yapar, dokunur, su verir, terini siler, üstünü değiştirir, müzik çalar, dokunur, sever, yaparsın der, sever. Epidural isterse iepiduralli doğumda destek olur. Sezaryene giderse sezaryende destek olur. Annenin kararlarını sorgulamaz. Tek işi kesintisiz ve yargısız destektir.

Kimler doula olamazlar?

Kadını ve bebeği sevmeyen kişiler doula olamazlar. Doulalık zordur. Emek ister, zaman ister, sabır ister. Bir doğumda içinden herhangi bir yargı geçiyorsa o kişi doula olamaz. Doğum hızlansın da bitsin diyorsa olamaz. Ne çok bağırdı bu kadın diye aklından küçücük geçiriyorsa olamaz. Doğumda doktoru veya  ebeyi en ufak bir şekilde eleştiriyor ve bunu odaya yansıtıyorsa olamaz. Anneyi yargılıyorsa olamaz. Kadını anlamıyorsa, korkularını sevmiyorsa olamaz. Doulalık olgunluk ve şefkat gerektirir. Doulalık zamana ve kadına saygı ister. Doulalık tam bir anne şefkatinin eğitimlerle bezenmiş halidir. Anne şefkati olmayan doula olamaz.

 

Doğumda destek için neler yapabilirsiniz?

Bugün tüm dünya daha pozitif doğum deneyimleri için çalışıyor. Çünkü gelecek neslin sevgi dolu ortamlarda doğmasının önemi büyük. Bu pozitif doğum deneyimi için annelere ve babalara artık büyük sorumluluk düşüyor. 

1- Doğuma hazırlık eğitimi alın

2-Doğumda birebir destek almak için elinizden geleni yapın

Bu desteğin en önemli yanı kesintisiz ve yargısız olmasıdır. Size hizmet edilmesidir. Bu yüzden size özeldir. Desteği veren kişilerin de başka bir işi olmamalıdır. Doğumda yanınıza gelince hayatı geride bırakmalı sadece size odaklanmalıdır. Bu desteği sağlık çalışanlarından (ebe,hemşire, psikolog) alabileceğiniz gibi pure doula dediğimiz sadece doulalık yapan kişilerden de alabilirsiniz. Neye ihtiyacınız olduğunu şimdi bilemeseniz de doğum eğitimleri size bunu hazırlayacaktır.

Doğumda hiçbir kadın yalnız kalmayana kadar hep birlikte el ele çalışmaya devam edelim. 

 

Dr. Hakan Çoker

23 Mart 2022-İstanbul

0531 258 5198 (hafta içi 09:00-18:00)

Valikonağı Cad. Hayat Apt. No:149/3 Kat:-2Nişantaşı / İstanbul

İLETİŞİM FORMU

FacebookTwitterInstagram
© 2013-2024 İstanbul Doğum Akademisi Tüm Hakları Saklıdır.
Ceviz Bilişim