ULUSAL DOĞUM SEMPOZYUMU'NDA MICHEL ODENT KONUŞMA ÖZETİ

Ulusal Doğum Sempozyum’u özeti

 

Michel Odent Ankara’daki Ulusal Doğum Sempozyumunda 2 konuşma yaptı. Op.Dr.Semra Özer bu iki konuşmayı sizler için özetledi.

 

Aklımda kalanlar-1
 

Michel Odent'in konuşması sonrası bir soru soruldu. Türkiye’de özellikle performans sistemi sebebiyle tüm sorumluluklarının tek doktorda olduğu, ebelerin işlevsizlesmesi, sağlık sisteminizde sorunlar ... vs vs sebeplerle yorulmuşluklar içinde neler yapılabilir?
Odent in cevabı:
Bu sorunlar yada muadilleri her ülkede var. Brezilya ve Çin başta olmak üzere her ülkenin sorunları var ama sonuç hep aynı. Doğum gittikçe medikalize oluyor, doğumun fizyolojisi unutuluyor ve sezaryen ve travmatik doğumlar artıyor.
Sorun size ait değil global bir sorun
Ve eskiden uçurumun kenarındayız derdim, artık o aşamayı geçtik. Resmen uçurumun dibinde yaralı yatıyoruz.

Aklımda kalanlar-2

Doğum şekli ya da daha doğrusu doğum ve öncesi ve sonrasında olanların kişinin tüm hayatı üzerinde etkisi vardır

Hatta bazı etkiler genetik düzeyde olup sonraki nesillere aktarılır

DNAmız üzerinde taşıdığımız genlerin bazıları aktif, bazıları pasif durumdadır. Bazen genler oradadır ama susmaları emredilir ve çalışmazlar. Buna gen ekspresyonu denir. Epigenetikciler gen ekspresyonunu araştırır. Primal periotta (yani rahme düşmemizden 1 yaşına kadar olan süreçte) yaşadıklarımız gen ekspresyonunu değiştiriyor. Bu şekilde etki eden epigenetik faktörler bazı genleri aktive edebilir veya susturabilir. Bu değişiklikler diğer nesillere aktarılabilir. Yani sizin doğumunuzda oluşan bir değişiklik çocuğunuza ve torunlarınıza aktarılabilir.
Odent’in söylediğine göre prelabor sezaryen (doğum başlamadan yapılan sezaryen) ile lökosit fonksiyonu üzerinde etkisi olan bir genin sustuğu gösterilmiş. Bunun sonuçlarını henüz bilmiyoruz. Ancak bağışıklık sistemi ile alakalı olarak kansere yatkınlığa vb. yol açabilir.

Aklımda kalanlar-3

Sentetik oksitosin (Synpitan/suni sancı) ile gerçek oksitosin arasında molekül olarak fark yoktur.

Ama damardan verilen sentetik oksitosin sürekli ve yüksek dozda dokulara ulaşırken kişinin kendi hipofiz bezinden salınan oksitosin pulsatil (yani küçük dozlarda ve aralıklı) salınır.

Ayrıca insanın vücudunda hormonlarının salınımı feedback mekanizmalar ile kontrol edilir. Örnek olarak doğumda annenin ağrısı çok olduğunda bu ağrıyı gidermek için vücut endorfin salgılar. Fazla endorfin anne ya da bebeğin o an için kaldıramadığı şiddette kasılmalara yol açan oksitosin salınımını azaltır. Anne ve bebek rahatlayınca bu engelleme ortadan kalkar ve doğum kaldığı yerden devam eder. Ancak eğer anneye damardan suni sancı uygulanıyorsa serum şişesi vücuttan böyle bir geri bildirim alamadığı için serum seti dakikada kaç mililitreye ayarlı ise o dozdan anne vücuduna oksitosin vermeye devam eder.

Bir insanın kanındaki maddelerin beyne geçişini kontrol eden duvara KAN BEYİN BARİYERİ denir. Bu sistem yeni doğan bir bebekte gelişmemiş durumdadır. Dışardan yüksek dozda oksitosini damardan verince bebeğin beyni direkt yüksek doza maruz kalır.

Oksitosin yüksek ve sürekli verildiğinde etki ettiği reseptorleri desensitize ediyor. Hem uterus hem meme üzerindeki etkisi oksitosin verilmeye devam ettikçe azalıyor. Her seferinde aynı etki için daha yüksek doz gerekiyor.

Odent’e göre dünya çapında doğuma yapılan en büyük müdahale indüksiyon ve biz bu konuda çok bilgiye sahip değiliz, bu acı bir durum.  Yurtdışında genelde indüksiyon yapılınca epidural de yapılıyor. Türkiye’de ise epidural çok yok ama indüksiyon çok sık. Odent "Türkiyede indüksiyon etkisini araştırabilirsiniz" diyor

Aklımda kalanlar-4


(PLANNED İNLABOR C-SECTİON kavramı)

Yeni doğan bebeklerin koku duygularını karşılaştıran bir deney yapmışlar

Planlı ve doğum başlamadan önce yapılan (prelabor) sezaryenle doğan bebeklerin koku duygusun daha kötü olduğunu bulmuşlar. Bu önemli çünkü yeni doğmuş bir bebek annesini kokusundan tanıyor.

Adiponektin isimli bir molekül metabolik yollarda rol oynuyor. Özellikle yağ metabolizmasında rolü var. Planlı ve doğum başlamadan önce yapılan (prelabor) sezaryenle doğan bebeklerin bu molekülünde bir sorun var ve teorik olarak sezaryen bebeklerin obeziteye yatkın oluşları bu nedenle olabilir.

Mikrogenom vücudumuzun hakim mikroplarını tanımlar. Mikrogenomumuz bağışıklık sistemini ve bazı hastalıklara (kanser, diyabet, şizofreni vb) yatkınlığı belirlemede rol oynar. Mikrogenomumuzun temeli doğduktan hemen sonra maruz kaldığımız mikroplar ile atılır ve Mikrogenomumuz tüm hayatımız boyunca bu temel ile şekillenir. Yani doğarken annenin doğum yollarından aldığınız ya da nerde doğduğunuza bağlı olarak ev yada hastanede hakim olan mikroplar bu temeli oluşturur. Annenizin ve evinizin mikroplarına karşı immünglobulinleri placentadan ya da anne sütünden alırsınız ama yabancı mikroplara yabancısınızdır.
Yapılan bir araştırmada 4 aylık bebeklerin barsak florası maturasyonu karşılaştırılmış. Tahmin ettiğimizin aksine normal doğan ve sezaryen ile doğan bebekler arasında fark bulamamışlar. Ancak vajinal olsun sezaryenle olsun doğum süreci başlayıp doğan ve doğum başlamadan sezaryen yapılan arasında ciddi fark bulunmuş

Doğumu bebeğin hipokampusu başlatıyor. Hipokampusa FİZYOLOJİK GPS de denir. Yani ilkel yön bulma duyumuz ile alakalı bir bölge burası. Planlı ve doğum başlamadan önce yapılan (prelabor) sezaryenle doğan bebeklerde bunun çalışmadığı bulunmuş

Prelabor sezaryenede emzirme daha az
Prelabor sezaryende endorfin daha az
Anne sütünden endorfin alan bebek hem emmekten keyif alıyor, hem de süte bağımlı oluyor. Yani sütte endorfin az ise bebek süte daha az bağımlı oluyor.

Doğum sırasında gerçek gereklilik durumunda yapılan sezaryen = ACİL SEZARYEN
Acil sezaryenin bebek için morbitite ve mortalitesi yüksek. Bunu biliyoruz ve elimizden geldikçe önlemeliyiz. Bu tartışma dışı.
Sezaryen yapacaksak, sezaryen kararı aldıysak Buna ELEKTIF SEZARYEN denir.

Elektif (Planlı) sezaryen zamanlaması Odent’e göre doğum başladıktan sonra olmalı.

PRELABOR CS ile ELEKTİF CS’yi birbirine karıştırıyoruz
Sezaryeni DOĞUM BAŞLAYINCAYA PLANLAMALIYIZ 
Bunun adı PLANNED İNLABOR C-SECTİON (doğum başladıktan sonra planlanan sezaryen)

İnlabor planned c-section ile emergency c-section ı da birbirine karıştırmamalıyız. Çünkü karıştırınca datalar birbirine giriyor. Veriler genellikle sezaryen ve vajinal doğumu karşılaştırıyor. Doğum şeklinden ziyade doğumun zamanlamasının etkileri farklı ve bu farkları iyice anlamak için araştırmaların bu tanımlara uygun dizayn edilmesi gerekir.

Aklımda kalanlar-5
(Sonuç) (Anafikir)

Sezaryen oranını azaltmak temel amaç olmamalı.
Temel amaç doğum fizyolojisini anlamak ve onu korumaya çalışmak olmalı.

Gebe ebe doktor uzman hekim vs herkesi içine alan konferanslar, çalışmalar yapılmalı.

Homo sapiensin geleceğini hep birlikte konuşmak ve tehlikeyi fark edip bertaraf etmemiz lazım.

 

Op.Dr.Semra Özer

Nisan 2015

0531 258 5198 (hafta içi 09:00-18:00)

Valikonağı Cad. Hayat Apt. No:149/3 Kat:-2Nişantaşı / İstanbul

İLETİŞİM FORMU

FacebookTwitterInstagram
© 2013-2024 İstanbul Doğum Akademisi Tüm Hakları Saklıdır.
Ceviz Bilişim