BU KADAR ÇABUK DOĞUM BEKLEMİYORDUM

RÜYA GİBİ DOĞUM MASALIM

 Doğum yaptığım gün yazmayı planlamıştım aslında, çünkü unutmaktan korkuyordum yaşadığım anları ve kendime de unutulmaz  bir anı olarak kalmasını istiyordum, fakat ancak zaman bulabildim. Unutmamak için belki 50 kişiye en ince ayrıntısına kadar anlattım ve şimdi sizlerle paylaşıyorum.

Gerçekten her kadının farklı bir doğum deneyimi varmış. Belki bu güne kadar binlerce doğum gördüm, dinledim ama aralarında benimkine benzerini görmedim. 30 yıllık yaşamımda defalarca yaşamak istediğim nadir özel anlardan biri oldu benim için. Çok istenilen bir gebelik olması, çok sağlıklı ve hareketli bir gebelik geçirmem, doğumumun doğallığına saygı duyacak bir doktor arkadaşa sahip olmak (gebeliğimin ilk gününden itibaren doğumum için birlikte hazırlandık, birlikte öğrendik, öğrendiklerimizi zevkle paylaştık, tartıştık, doğumumuzda olmalı mı birlikte karar verdik, bu zamana kadar olan doğrularımızın bazılarını yerle bir edip yeni doğum taktikleri inşa ettik ve birlikte o muhteşem finali sabırsızlıkla bekledik) ve en önemlisi benim hayatımda her zaman önemli bir mihenk taşı olarak değerini kaybetmeden koruyacak olan Hakan Bey’in Doğuma Hazırlık Eğitimi ve Nefes Çalışmaları Kursu'na katılmam oldu diyebilirim. Gebeliğim çok keyifle geçti. Her gün bebeğim ve kendim için mutlaka gebeliğe özel aktivite yaptım. Her gün düzenli egzersiz ve gevşemeler yaptım, bebeğimle konuştum, ona mektuplar yazıp okudum, bebeğime ve kendime özel gevşemeler yazdım, müzik eşliğinde kendi sesimle kaydettim, şimdi bebeğime özel yazdıklarını bebeğim dinlerken mışıl mışıl uyuyor.

Doğumum için her gün hazırlandım. Özellikle son 3-4 hafta daha da yoğunlaştım. Sloganım “bebeğime ve bedenime güveniyorum ve doğumum için her gün hazırlanıyorum” oldu. Tamamen doğal bir doğum istiyor ve bir an önce o anlara gelmek için sabırsızlanıyordum. Gebeliğimin 40. haftasına girdiğimde heyecanım giderek arttı, her gün oğluşuma kavuşma günüm olabilirdi. Çok garip bir savunma geliştirmiştim kendi kendime, azıcık kasılma hissetsem hemen gidip uyuyordum, doğumda daha da dinamik ve uyanık olmak istiyordum, sonra bi gözümü açıyordum sabah olmuş doğum falan olmamış. Niyeyse gece olacakmış gibi hissediyordum ve her başımı yastığa koyduğumda bakalım bu gecemiz nasıl geçecek diye merak ediyordum. Ama bu bekleyiş benim için bayağı uzun sürdü beklenen doğum tarihini geçtik ve artık sabırsızlığım canımı sıkmaya başladı. Ama doktorumla anlaştık eylem spontan başlayana kadar bekleyecektik. Arada NST ye gidiyordum. Doktorum çatı muayenesine gerek duymadı, zaten bebekte çok iri durmuyordu. Sadece 40 haftayı aşınca benim isteğimle açıklığı değerlendirdi, o gün 3 cm di (doğumdan 6 gün önce). Ama bende ne bir kasılma nede başka bir şey. Muayenenin sonraki günü nişane benzeri bir şey geldi heyecanlandık ama boş çıktı. Muhtemelen muayeneye bağlı gelişmişti.

            Bu arada ben yürüyüş süremi günde 2 saate çıkardım, her gün düzenli perineal masajımı yaptım ve Zeynep hanımın önerisi ile güne 20-30 dk tenis topuna oturuyordum. Veeee derken 17 Nisan 2010 sabah nişanem geldi. Evdekilere ümitlenmesinler diye hiç bir şey söylemedim, kendimde çok ümitlenmemeye çalıştım. O gün annem ve eşimle pazarımızı yaptık, sonra deniz kenarında 2 saat yürüyüş yaptık ve baharın keyfini çıkardık, bu arada kendimi dinliyordum ama ne kasılma ne de başka bir belirti vardı. Halbuki 24-38. haftalar arasında o kadar çok kasılmam olmuştu ki elimiz yüreğimde erken doğarsa naparız diye bekliyorduk. Ama şimdi hiç kasılma yoktu ve gebeliğimin başından beri karnımı hiç bu kadar yumuşak hissetmemiştim. Sonra akşam eve geldik, yemek yedik ve ben saat 21 de televizyonun karşısında sızdım. Annem 23:30 gibi yatağıma yatmam için uyandırdı. Gittim yatağıma yattım ama uykum kaçtı. Eşimin yanına gittim, o da internetten bi film indirmeye çalışıyordu, neyse uğraştık olmadı karar değiştirdik, evde izlemediğimiz bir belgesel vardı. Yunusların yaşamını anlatıyordu, doğumu falanda vardı bi kısım. Onu izlemeye başladık. Bu arada saat 1 oldu.  Sonra kasığımın çok küçük bir yerinde hafif bası hissetmeye başladım, normalde adet olacakken de öyle hissim olurdu. Eşime söyledim, acaba Uzay geliyor mu dedik ama pekte dikkate almadık. Sonra tekrar oldu ama garip bi şekilde birden ayağa kalkmak istedim, yürüdüm ve geçti. Geri yattım, tekrar benzer bi şekilde oldu. Ben ne olur ne olmaz diye duş almaya karar verim. Duşa girerken kasıklarımda doğum kasılmamı hissettim. Yere çömeldim ve geçmesini bekledim. Gerçekten hafiften başlıyor, şiddetleniyor ve geçiyordu. Duştaykende tatlı tatlı 3 kasılmam oldu, ılık suyu karnıma tutup, Hakan beyin kursunda öğrendiğim zihin alanıma gidiyordum ve yavaş yavaş nefes egzersizlerimi yapıyordum. (Zihin alanım: bir uçan balonla gökyüzüne çıkıyordum ve bulutların arasında süzülüyordum, bu alana çabuk gidebilmek için oğlumun odasına bir sürü rengarenk uçan balon strickerları alıp keyifle yapıştırmıştım ve son aylarda her gün mutlaka onlara bakıp doğum anının hayalini kuruyordum). İçimden sürekli “bebeğime ve bedenime güveniyorum” diye tekrarlıyor ve buna canı gönülden inanıyordum. Duştan sonra saçlarıma fön çektim. Bu sırada da 3 kasılmam oldu ama aralıklarına bakmak aklıma bile gelmedi çünkü şiddeti beni hiç rahatsız etmiyordu, gelince çömeliyor ve konsantre oluyor, nefes egzersizlerimi yapıyordum. Müthiş bir duygu içindeydim. Bu anı o kadar çok beklemiştim ki baş edebilmek bana keyif veriyordu. Sonra eşimin yanına odaya gittim, o belgeseli izlemeye devam ediyordu ve bir kasılma daha. Yalnız bu sefer değişik bi durum oldu birden bacaklarım uyuştu, çömeldim, acayip şekilde midem bulandı ve birden kontrolsüz kusmaya başladı, tuvalete zor yetiştim. Elimi yüzümü yıkadım, derken bir kasılma daha ve yine kusma. Bu şekilde 5 kasılmam oldu ama kasılmalarımı hissedemiyor ve odaklamıyordum, çünkü kusmak çok zorluyordu. Eşim sanırım farklı bir durum var hastaneye gidelim bi soralım dedi. Annemle eşim çok hızlı bi şekilde hazırlandı, ben oyalanmaya devam ediyordum, ne giyeceğime bir türlü karar veremiyordum, bi kasılma daha geçsin sonra çıkarız felan diyordum, neyse eşim çok ısrar edince hazırlandık ve evden sakin bi şekilde çıktık. Arabada giderken kasılma aralığıma baktım 5 dk bir olmuştu. Müzik açtım. Kasılmamı hissediyor ve arkasından kusuyordum. Hastanede arabayı park ettik, doğumhaneye gidene kadar bir kez daha kasılmam ve kusmam oldu ve doğumhanedeyim. İçeri girdik anlattık, doğumhanede yer yok, açıklığına bakalım azsa seni eve gönderelim dediler. Tamam dedik. Açıklığı 3 cm olan bir bayanı sezaryen sonrası dinlenilen odaya aldılar, beni de onun yatağına. Açıklığıma gecenin kıdemli asistanı baktı 8-9 cm dedi, inanamadım, nasıl yani doğuruyormuyum dedim. Bu arada saate baktım saat tam 3:10 gibi. İlk doğum olduğu için tam açıklığa ve doğum ancak bir saat kadar sonra olur dedi. Eşimle doğumu yapmayı planladığımız doktora haber versek mi vermesek mi düşündük bi, gebeliğimin başından bu ana birlikte hazırlanmıştık, o benim nasıl bir doğum yapmak istediğimi biliyor ve saygı duyuyordu, benimle birlikte sabırsızlıkla bu anı bekliyordu.Bu anda birlikte olmalıydık, aradık ve arkadaşım uçarak geldi resmen.  Sonra hafif bir kasılma hissettim, midem bulanmıyordu ama bu seferde garip bir çığlık atma ve ayağa kalkma isteği oldu (adrenalin yüklenmesiydi, Hakan bey bahsetmişti kursta bundan, arkadaşıma da bahsetmiştim, o nedenle garip gelmedi ikimize de bu durum). Bağırarak ayağa kalkmak istiyorum dedim, arkadaşım tamam kalk dedi kalkıyordum ki ıkınmak istiyorum dedim ama bu arada çığlık çığlığa bağırıyorum ve etrafımdakilere korkmayın ağrı hissetmiyorum sadece bağırmak istiyorum diye söylüyorum. Arkadaşım perinene bakalım ıkınman geldiyse Uzay geliyodur dedi baktı ki bebeğin kafası görünüyor. Gözde bir sonraki kasılmanın en şiddetli anında ıkın bakalım gelecek galiba dedi. Bir sonraki kasılma geldi ama o kadar az hissediyorum ki en şiddetli anı yok, ıkınma isteğime saygı duyarak kocaman bir karın solunumu aldım, yandaki tutacakları yakaladım, bacaklarımı kendime doğru çekerek ıkınmaya başladım ve kendimi durduramıyordum, nefesim bitti ama hala ıkınmak istiyorum tekrar nefes aldım kaldığım yerden devam ettim ve ıkınma bitti. Önceden konuştuğumuz gibi kimse “ıkın ıkın” diye bağırmıyor, ben sessiz bir ortamda sadece bebeği itmeye konsantre oluyordum, ıkınma bitince ne durumdayız dedim. Bebek son baş rotasyonunu yaptı dedi. Epizyo istiyormusun dedi, esniyorsa gerek yok sana güveniyorum sen karar ver dedim. Tamam bakalım o zaman dedi ve yeni bir kasılma diyemiyorum yeni bir ıkınma isteği, kocaman bir karın solunumu ve bebeğin kafasının çıktığını, üst omzunu attığını hissetim, nefes aldım, ve bebek arkadaşımın elleri arasında, göbeğini klemplemiyorum, al bakalım oğlunu kucağına dedi, işte en süper an ıslak ıslak koynuma aldım, (saat : 3:25) kordonu o kadar uzundu ki koynuma kadar yetişti. 30 sn sonra kordonu klemplediler, bebeğimle 4-5 dakika kucaklaştık, onu önceden hazırladığım beziyle kuruladım ve eşime gerekli bakımlarını yapması için teslim ettim. Bu arada saat 3:30. Yani her şey yarım saatte oldu. Bebeği karşılamaya pediatrist yetişemediği için ilk bakımlarını babası yaptı.

Gözde ve Uzay doğumdan hemen sonraDoğumhane rutinlerini yerle bir eden bir doğum yaptım yani. Ne tansiyon ölçülebildi, ne NST, ne damar yolu, zaten epiduralin adı bile geçmedi. Hatta üstümdeki tişörtümü bile çıkaramadım. Herkes şaşkın bakışlarla bakıyordu ve herkesin gözler nemli. Bebeğimle buluşma anım süperdi, gayet kendimdeydim. Ona binlerce kez teşekkür ettim bu deneyimi bana yaşattığı için. Epizyotomi bebeğin kafası tam çıkarken mecburen açmak durumda kalmışlar, çünkü anal bölgeye zarar verecek kontrosüz yırtıklar hissetmişler. Kısa sürede onları onardılar. Bu arada ben arkadaşıma sürekli “nasıl geldiğine değdimi süper bi doğumdu demi” diye soruyordum, o da “hayır beğenmedim çok bağırdın be Gözde” diye dalga geçiyordu benimle, “herkese ne kadar kötü bir doğum yaptığını anlatacam nasıl olsa sen oksitosinin etkisiyle bu anları unutacaksın” diyordu. Unutmamak için önüme gelen herkese en ince ayrıntısına kadar anlattım doğumumu. Çünkü en çok sizlerle paylaşmak istiyordum. Saat 4:30 da odamızdaydık. Uzaya bakıp inanamıyordum, sürekli eşime “bu bir rüyamı ben gerçekten doğum yaptım mı bu bizim bebeğimiz mi” diye soruyordum. Uyumak istemiyordum, uyandığımda rüya olmasından korkuyordum. Şu satırları yazarken bile hala rüyada gibiyim.

Ertesi gün hemen önce Hakan Bey'i sonra da doğum koçum olmayı çok isteyen Hülya hocamı aradım. Onlara olanları anlattım ve ikisinin de sesindeki mutluluğu o kadar net hissettim ki. Hakan bey “demek ki Gözde ağrısız doğum yapılabiliyormuş, tebrik ediyorum seni” dedi, telefonu gururla kapattım. Hülya hocam da “bir doğum eğitmenine de böyle bir doğum yakışır” dedi. Bu deneyimimde verdikleri destekten dolayı ikisine de ne kadar teşekkür etsem azdır.

Bu doğum deneyimim için “hikayem” demek haksızlık olur, gerçekten sonunda kerevete çıkılan bir masal gibiydi.  Her şey istediğim gibi oldu ve oğluma o kadar kolay uyum sağladım ki. Şimdi ailecek çok mutluyuz. Uzay dünyaya alışmaya çalışıyor, bizde ona destek olmaya çalışıyoruz babasıyla. Zamanı durdurmak istiyoruz ve bu anların akıp geçmemesini istiyoruz.

Doğal doğum yolunda emek veren herkese teşekkür ediyor, hepinize sevgi ve saygı ve sevgilerimi sunuyorum. Hoşçakalın.

Gözde Gökçe İşbir

 

0531 258 5198 (hafta içi 09:00-18:00)

Valikonağı Cad. Hayat Apt. No:149/3 Kat:-2Nişantaşı / İstanbul

İLETİŞİM FORMU

FacebookTwitterInstagram
© 2013-2024 İstanbul Doğum Akademisi Tüm Hakları Saklıdır.
Ceviz Bilişim