20 yıllık doğum uzmanıyım. 20 yıldır doğumlar yaptırıyorum. Kolay doğumlar, zor doğumlar, mutlu doğumlar, korkulu doğumlar, panik doğumlar, hüzünlü doğumlar, coşkulu doğumlar…Her bir doğum farklıydı…Hiç biri birbirine benzemiyordu. Tüm bu doğumların ortak tek bir yanı oldu. Yanımda hep bir EBE vardı.
Uzun saatler süren bütün bu doğumlarda gebeler onlara emanetti. Onlar benim elimdi, kulağımdı, gözümdü… Hatta duygularımdı…Doğumla ilgili bilgileri alırken ses tonları bile benim için anlamlıydı. Onlarsız bir doğum düşünülemezdi.
Aradan yıllar geçti. Doğuma hazırlık eğitimlerim başladı. Kadınları daha yakından tanıdıkça içimdeki ebe ruhu daha fazla açığa çıktı. Kendimi ebeler gibi kadınların yanında buldum. Kendimi ebeler gibi konuşur buldum. Kadınların içlerindeki doğum gücünden bahseder oldum. Doğumda kadına koşulsuz ve sürekli destek verilmesini savunur oldum. Gereksiz müdahalelerle doğumlar bozulmasın dedim. Doğumda anne ve bebeğine saygı duyalım dedim. Onları dinleyelim istedim. Doğaya ve doğala saygıyı gösterdim. Aktif doğumun önemini anlattım. Doğumda kadınlara dokunalım dedim. Doğumda mahremiyet dedim. Doğum kadınların içgüdüsel bir eylemi, bunu açığa çıkaracak rehberler olalım istedim.
Ben bunları anlattıkça dinlenir ve seçilir oldum. Beni tercih eden gebelerim artık bu savunduklarımı benden talep eder oldular. Doğumda yanlarında olmamı istediler. Koşulsuz desteğimi talep ettiler. Farkında olmadan benden ebelik hizmeti istediler.
Bu yanılsama beni de içine aldı. Savunduğum doğum ortamları ve doğum felsefelerini bilen ebe sayısı çok azdı. Benimle doğumlar daha sakin ve huzurluydu. Kadınlar onlara sunduğum seçeneklerle çok daha rahat doğumlar yaptılar. Artık ebe-doktor arasında gidip gelen bir duruşum vardı. Ama bir şeyler yerine oturmamıştı. Acaba neydi?
2 yıl önce tarihi bir doğumum oldu. Birlikte çalıştığımız Lorens 39 yaşındaki ilk tüp bebeğini evde ve doğum havuzunda doğurmak istedi. Doktor yanım temkinli olsa da ebe yanım ona destek verdi. Doğum başından sonuna kadar sorumluluk gereği evdeydim. Sonradan ebe de bize katıldı. Yaklaşık 6 saat süren açılma dönemi sonrası doğum Lorens’in hayal ettiği gibi suda gerçekleşti. Kendi başına doğurmuştu. Hepimiz bu doğumu ona hediye ettiğimiz için mutlu olduk.
20 yıllık meslek hayatımda ilk defa-evet ilk defa başından sonuna kadar bir gebenin yanında beklemiştim. Bir EBE gibi. Beklemek nasıl sabır isteyen bir eylemmiş. Beklemek ve sürekli destek olmak. Beklemek ve hep olumlu düşünmek. Beklemek ve yorulmamak. Beklemek ve gebe ile bir bütün olmak. Ebelik sanatı beklemekmiş. O gün bunu çok iyi anladım ve ebelere saygım bir kat daha arttı.
Biz doktorlar doğumları evden veya hastanedeysek odamızdan takip ederiz. Hayatımız devam ederken doğum kendiliğinden ilerler. Biz yemek yerken doğum ilerler, biz kitap okurken doğum ilerler, biz uyurken doğum ilerler. Ama ne doğumu, ne kadını, ne de bebeği tehlikeye atmayız. Çünkü biz bunları yaparken EBE hep oradadır. Ebe hayatın başlangıcında sabırdır, güvendir, sevgidir, güçtür.
İşte bu tarihi doğum sonrası yeniden keşfettim ki EBE olmadan sağlıklı bir doğum takibi olmaz. Anneannem bir köy ebesiydi. Annem bir ebeydi. Hastanede tek başına çalışan ve evlere doğumlara giden eski ebelerden biriydi. Teyzem bir ebeydi. İçimdeki ailemden gelen ebelik ruhu beni anne ve bebeğine saygılı iyi bir doğum doktoru yapar. Ama EBE yapmaz. Ebelik kadının kendi içindeki güçten beslenen bir sanattır. İçindeki annelik ruhundan beslenir. İçindeki bebeğe sevgiden beslenir. İçindeki merhametten beslenir. İçindeki dokunma duygusundan beslenir.
Bu yüzden kurslarımda hep ebeleri öne çıkarıyorum. Ebelerinize güvenin diyorum. Onlara güven verin diyorum. Ebesiz bir doğum olmaz diyorum.
Ebelere yönelik kurslar planlıyorum. Dünyadaki doğum gerçeğini öğrensinler istiyorum. Doğumda kadına destek için içlerindeki güç yeniden canlansın istiyorum. Doğumda ilaç dışı rahatlatıcı teknikleri öğrensinler istiyorum. Doğumlara yeniden sahip çıksınlar istiyorum.
Kadınlara içlerindeki doğum yapma gücünü anlatırken, ebeler de içlerindeki yaşam verme gücünü yeniden hatırlasınlar istiyorum. Neden ebe olduklarını yeniden keşfetsinler istiyorum.
Ülkemizde ebeliğin gücü yasalarla hala desteklenmektedir. Yasalar önünde ebenin her türlü müdahale ve gebelik takip hakkı vardır. Ebe gebe takibi yapabilir. Doğumun tüm sorumluluğunu alabilir. Hastanede gebe yatırabilir. Takip edebilir. Evde doğum takibi yapabilir ve doğum yaptırabilir. Ebeler yasalar önünde hala çok güçlüdür.
Kadınların ve biz doktorların bilgili, bilinçli, insancıl, sevgi dolu ve güçlü ebelere ihtiyaçları var.
Peki siz bu gücü içinizde hissedebiliyor musunuz?
Bu gücü korumak ve geliştirmek için ne yapıyorsunuz?
Sevgili ebelerimiz,
Dünya Ebeler Gününüz kutlu olsun.
Dr.Hakan Çoker
05.05.2010
0531 258 5198 (hafta içi 09:00-18:00)
Beldibi Mah. Gökbel Cad. 106. sok. Zambak Küme Evleri No:17 Marmaris / Muğla