EBELİK SANATI 3- Çoker,H. 2012

5 Mayıs Dünya Ebeler Günü…Ebelerin hatırlandığı tek gün…

Başta emekli bie ebe olan annem olmak üzere tüm ebelerimizin bu anlamlı gününü kutluyorum.

Artık bir gelenek oldu. Her sene ebeler günü nedeni ile bir yazı yazıyorum. Bu dördüncüsü olacak. Diğerlerini www.dogaldogum.com/yazlar.html sitemizde okuyabilirsiniz.

Şöyle bir gözden geçirdiğimde yazılarımı, sizlere karşı ne kadar hassas davranmaya çalıştığımı fark ettim. Önce annemden de dinlediğim geleneksel ebelik sanatını yeniden hatırlatmışım. Diğer iki yazıda eğitimdeki sorunlardan ve ilerleyen gelişimden bahsetmişim. Bu sene ise tüm samimiyetinize güvenerek farklı bir yazı yazacağım ve sizleri eleştireceğim.

Ebelik sanatı konuşulur olmaya başladı.

Önce olumlu yanlara bakalım. Geçen bu 4 senede çok şey değişti. Ebelik sanatı konuşulur olmaya başladı. Ebeler daha öğrencilik yıllarında mesleği sorgulamaya ve bir adım öne çıkmak için yenilikleri takip etmeye başladılar. Uzun yıllardan beri yapmaları gereken bir şeyi de yapmaya başladılar. DOĞAL DOĞUM bayrağını anneler adına yeniden dalgalandırmaya başladılar. Bu konularda seminerler, kurslar hatta yürüyüşler başladı.

Gücünüzü devrettiniz

Tüm bunlar olurken bir yandan da ebelik-hemşirelik tartışmaları yaşandı. Onlarca yıldan bu yana, hep bir arada her şeyi göğüsleyen bu kişiler, sistemin kurbanı olup birbirlerine karşı tavır aldılar. Birçok ebe bazı avantajlarından dolayı hemşire olmak için uğraştılar ve oldular. Ama bugüne kadar elde ettikleri bütün o gücü devrettiklerini de fark etmediler. Hemşirelik ve ebelik o kadar farklı meslekler ki tartışılması bile anlamsız geliyor bana. Her ikisi de insana yardıma adar kendini. Ama hemşireler temelde doktora yardım eden kutsal meleklerdir. Sorumluluk alamazlar. Tek başlarına tedavi uygulayamazlar. Oysa ebelikte tam bir sorumluluk vardır. Gebeyi takip etme, tanı koyma ve tedavi etme yetkileri vardır. Doğumda tam yetkilidirler. Az riskli tüm gebelerde doğumun sorumluluğunu alabilirler. Ne zaman sevk edeceklerine veya doktoru çağıracaklarına kendileri karar verirler. Tıpkı diğer ülkelerde olduğu gibi…

Hala ülkemizin birçok devlet hastanesinde ve sağlık merkezinde bu ebeler çalışılıyorlar. Sorumluluk da alıyorlar, tedavi de ediyorlar, doğum da yaptırıyorlar. Yani hak ettikleri ilgiyi görmeseler bile, hak ettikleri mesleği yapmaya devam ediyorlar. Doktor ile bir takım çalışması yapıyorlar. Sorumluluğu da başarıyı da paylaşıyorlar. Ama mesleklerine o kadar alışmışlar ki çoğunu tanımıyorsunuz bile. 48000 ebenin birçoğu böyle çalışıyor. Devlet hastanelerinin yükünü onlar kaldırıyorlar. Ve bu hastanelerin sezaryen oranlarına baktığınız zaman ne kadar düşük olduğunu görerek şaşırıyorsunuz. Doğumlar ebeye bırakıldığında anneler çok daha kolay doğuruyorlar. Nerden mi biliyorum bunları? 18 yıl hep ebelerle birlikte  çalıştım. Sadece acil durumlar için hastaneye gittim. Geri kalan her şeyi ebelerimiz yaptılar. Sezaryen oranımız da hep %15 civarında oldu.

Ama sizler gerek hemşireliğe doğru kayarak, gerekse sorumluluk almayı reddederek bütün bu gücünüzü sisteme devretmeye karar verdiniz. Ve şimdi geri almaya çalışıyorsunuz. Kaybedilen hakların geri kazanımı çok daha zordur. Şimdi iki kat daha fazla çalışmak zorundasınız.

Uyanış geldi

Evet uyanış geldi. Ebeler “Doğumun doğallığına dokunmayalım, doğum bizim işimizdir” diye seslenmek istediler. Ama baktılar ki 48000 ebe yanlarında değil. Çünkü mesleğin nesilden nesile aktarılan bilgeliği artık kırılmış hatta unutulmuştu. Geleneksel ebelik sanatını hatırlayan kalmamıştı. Ve işin acı tarafı ebeler de artık doğumlardan korkar olmuştu. Sorumluluk almak istemiyorlardı. Birçoğu kendini yeterli bile bulmuyordu. Yasalar nedeni ile doktorlar bile doğumlardan kaçarken ebelerin kendilerini öne atmalarını kimse beklememeliydi. Ama bunu yapmazlarsa mesleklerini tamamen kaybedeceklerini de görmeleri gerekliydi. Birlik olmayınca hiçbir hakkın onlara kendiliğinden verilmeyeceğini fark edemiyorlardı.

Değişim zamanı

Merak etmeyin hep karamsar yazacak değilim. Ben ebelerimizden dedoğumun geleceğinden de çok umutluyum. Değişimin geldiğini görüyorum. Ebelerin daha öğrencilik yıllarında mesleklerini sorguladıklarını görüyorum. Değişim geliyor ama kazanımlar kolay olmayacak. Bu yıl biraz negatif yazdım çünkü artık sizlerin de kendinizi eleştirme zamanının geldiğini düşünüyorum. Zaman sorgulama zamanıdır. Her bir birey, her bir ebe kendini sorgulayacak. Mesleğimi ilerletmek için neler yaptım? En son hangi bilimsel kitabı okudum? Yabancı literatürü takip edecek yabancı dilim neden yok? İnandığım doğum gerçeklerini doktorlarla tartışmak yerine neden susmayı tercih ediyorum? Ebelik sanatı dokunmak ve şefkatle anılırken, neden bugün benden bile korkuyor gebeler? Neden doğal doğumun önemini ve ebeliğin kutsal sanatını anlatmak için çaba sarf etmiyorum? Neden bildiğim basit şeyleri bile daha hamileyken annelere aktarmıyorum?

48000 ebenin doğal doğumun önemini çevresindeki annelere aktardığını, annelere içlerindeki gücü hatırlattığını bir düşünsenize…

Değişim anneler ve kadınlardan ama önce kendinizden gelecektir.

Sizler bilgeliklerinizi annelere aktaracaksınız. Doğumun gücünü, bedene ve bebeğe güvenmenin önemini, sağlıklı bir gelecek için sağlıklı birey olmanın önemini…Bunu yaparken bir yandan bilginizi paylaşacak, bir yandan da eski ebelerimizde olduğu gibi yaşantınızla örnek olacaksınız. İşte o zaman anneler saygı ile ebelik sanatını yeniden ve yeniden hatırlayacaklar. Zaten ihtiyaçları olan bu sanata büyük bir saygı ile tekrar sarılacaklar.

Annelerden gelen bu değişimin önüne ne geçebilir ki…Doğuma yöneliş sayesinde mesleğiniz yeniden hatırlanacak ve ebesiz bir doğum asla düşünülmeyecektir. Ama değişim önce kendinizden başlayacaktır. Her ebe neden ebe olduğunu sorgulayacak, kendi içsel yolculuğunu tamamlayacak ve içinden aldığı bu ışığı annelere ve bebeklere aktaracaktır.

Bugün Türkiye’de ebesiz tek bir doğuma girmeyen belki de tek özel doktorum. Bunun aksini düşünemiyorum bile. Ebesiz doğum hep yarım olacaktır hatta pratikte gördüğümüz gibi olmayacaktır. Her annede tek bir ebenin sorumlu olduğu, bu ebenin tüm ilaç dışı rahatlatıcı teknikleri annelere aktardığı, doğumdan sonra da anneyi takip ettiği doğumların bütün ülkeye yayılmasını hayal ediyorum. Yetersiz hastaneler, sistem veya  bütçeler gibi hiçbir kısıtlayıcı söylem beni bu hayalimden vazgeçirmeyecektir.   Ülkemin geleceğinde doğumlar önce ebelerle anılmaya yeniden başlanacaktır.

 Ülkemizin anneleri ve geleceğin cocukları da bu ebeleri arıyorlar.

 Siz de o ebelerden biri misiniz?

 Dr.Hakan Çoker

Mayıs 2012-İstanbul

 

0531 258 5198 (hafta içi 09:00-18:00)

Valikonağı Cad. Hayat Apt. No:149/3 Kat:-2Nişantaşı / İstanbul

İLETİŞİM FORMU

FacebookTwitterInstagram
© 2013-2024 İstanbul Doğum Akademisi Tüm Hakları Saklıdır.
Ceviz Bilişim