EBELİK SANATI 4 - Çoker,H. 2016

Hayatımda sadece iki kez gerçek ebelik yaptım.

Bazıları ebe doktor da derler bana. Sebebi hem gebelere karşı yumuşak yaklaşımım hem de ailemden gelen ebelik geçmişi olabilir. Ama gerçek ebeliği hayatımda sadece iki kez yaptım.

Ebeliğin çok geniş tanımları var. Doğum öncesi, doğum ve sonrasında kadının ve annenin aklınıza gelebilecek her türlü destek, bilgilendirme, tedavi ve rehberlik için yanında olan kişilerdir. Toplumun geleceğinin temel taşlarıdırlar yani. Ama burada bahsettiğim ebelik sadece doğum anı için geçerli.

Biliyorsunuz ki doğumun başından sonuna kadar anneyi takip eden, doğumuna rehberlik yapan ve sorun çıktığında doktora devreden kişidir ebe. Sürekli ve kesintisiz destektir. Doktor ise sürekli orada durmaz. Şu anda tüm hastanelerde geçerli olan sistemde çalışılıyorsa gerekli bilgileri ara ara alır. Sorun çıkmadıkça gebenin yanında değildir. Sorunsuz bir doğumda da olması gerekmez ama günümüz sağlık sitemi doğumda bulunmasını neredeyse zorunlu tutmaya çalıştığından özellikle tüm özel hastane doğumlarında oradadır.

Yıllarca yukarıdaki gibi çalıştıktan sonra 2007 yılında doğuma hazırlık eğitimlerini birlikte vermeye çalıştığımız, yani bir anlamda İstanbul Doğum Akademisi’nin temellerini beraber attığımız, Laurence Arslan hamile kaldı. Bu kadar eğitmenlikten sonra tercihini yaptı. Evde ve suda doğum yapacaktı. İlk ev ve suda doğum tecrübem olacaktı ama öylesine güven veriyordu ve sorumluluk alıyordu ki onu hayır demek mümkün değildi.

Tabii bir doktor olarak beynim çalışmaya başlamıştı bile. Ya bir şey olursa? Bu yüzden her türlü hazırlığımı yaptım. Nerdeyse suda doğum konusunda dünyadaki herkesle konuştum. Eve bir doğumhane kurdum. Bir ebe ile çalışmayı da ihmal etmedim.

Ama doğum başladığında beni farklı bir rol bekliyordu. Eve gidip oturamadığımdan doğumun başından sonuna kadar orada aynı odadaydım. Yani ilk defa ebeliği yaşıyordum.

İkinci deneyimim yine Laurence ile oldu. Bu sefer ikizlerini doğuruyordu. Yine evde ve yine suda. Bu sefer ebe de yoktu yanımda. İstanbul Doğum Akademisi’ni beraber kurduğumuz Doğum Psikoloğu Neşe Karabekir oradaydı ve ilk doğum deneyimini yaşama şansını yakalayacaktı. İtiraf edeyim ki doğuştan bir doula olduğunu daha ilk doğumunda gösterdi. Ama ebelik ve doktorluk görevi yine bendeydi.

Bu iki deneyim  ebeliği çok daha iyi anlamamı sağladı. Ebelik bana göre değildi. Ve bu doğumlardan sonra doktor olarak kalmaya, bilgi ve deneyimlerimle doğum destekçileri yetiştirmeye karar verdim. Son 6 yıldır müthiş bir ebe ile çalışıyorum. Ebe Serpil Varlık ile girdiğimiz doğumlarda birbirimize çok şey öğretiyoruz. O ebeliğini yaşıyor, ben doktorluğumu.

Neden mi ebelik bana göre değildi? Çok kolay. Sabır istiyor. Hep olumlu bakış açısı istiyor. Sürekli ama sürekli içten, samimi yani yapay olmayan bir “yaparsın, başarıyorsun” cümlelerini gerektiriyor. Yargısız ve yorumsuz orada olmak için tüm egolardan sıyrılmayı

istiyor. Gebenin sağlık takibini ihmal etmeden, patolojiden çok fizyolojiye odaklanma gerektiriyor. Gebenin hem güveneceği ebesi olurken, aynı zamanda da ablası, kardeşi, annesi olmanı istiyor. Yani bir anne şefkati ile gebeyi sarıp sarmalayacak, aynı zamanda da bilgisi ile onu her türlü komplikasyondan koruyacak bir tecrübe istiyor.

Bazen tüm gücünü anneye göstermen, bazen de bir anda yok olabilmeyi gerektiriyor. Nerede yöneteceğin, nerede anne tercihlerine saygı göstereceğini bilecek bir tecrübe istiyor. Bir yandan tüm ortamı ayarlarken, diğer yandan da gebenin mahremiyetine kesintisiz bir saygı ve rehberlik gerektiriyor. Bir ebe doğum yapan her anne ile bütünleşiyor, onunla doğuyor, onunla doğuruyor.

Ve çok iyi bir oksitosin bilgisi gerekiyor. Oksitosin  doğumun en önemli hormonu olarak rahmin bebeği dışarı yönlendirmesinden sorumlu. Yani halk arasında “sancı” denen ama bizim “dalga” dediğimiz rahim kasılmalarını sağlıyor. Ama aynı zamanda çok utangaç olduğundan ortamı ayarlamazsanız hemen kaçıveriyor. İşte beni gerçek doğum ebesi tanımım da bu hormonun işleyişi ile ilgili. Ebe, doğumun fizyolojisini bilen, oksitosin hormonunun en iyi şartlarda salgılanması için ortamı ayarlayan ve kaçmasın diye sürekli birebir kesintisiz gerekli desteği veren kişi oluyor. Yoksa sadece arada gelip muayene yapmak ebeliği yaşamak ve yaşatmak için yetmiyor. Yani ebe gebesi için ortamı ayarlayan ve koruyan olmayı gerektiriyor.

Ve her şey bittikten sonra hiç ego yapmadan “ sen yaptın, başardın.” diyerek sessizce sahneden çekilip kaybolan oluyor. Siz hiçbir ebenin abartarak, ballandırarak gururla “ne güzel doğurttum, çok başarılıyım” dediğini duydunuz mu? Ebe, asıl başarının annede, annenin doğum gücünde ve bebekte olduğunu bilerek hareket ediyor. Orada “doğurtan” değil, sadece “rehber” olan oluyor.

Tüm bunları yapabilir miyim? Elbette felsefik açıdan yapabilirim ve doktor kimliğimle de yapıyorum. Doğumla ilgili tüm gerginlik ve stresleri dışarda yaşıyorum. Gebenin yanına girerken hepsini dışarda bırakıyorum. Zaten bu sayede “Keşkesiz Doğum” denilen bir doğum kavramı ve ekibi yarattık. Yani çok zor doğumlarda bile ekip çalışması sayesinde aileye yaşanılan stres veya travmaları yansıtmıyoruz. Aile doğumdan mümkün olduğunca pozitif duygularla çıkıyor. Burada ebenin rolü en önemli rollerden biri oluyor.

Şimdi bu felsefeler here yere yayılıyor. Ama o iki doğumdan sonra ebeliğimi başlamadan bitirme kararı aldım. Ebeliği doğuştan bunun için yaratılmış olan, bunun eğitimlerini alan, gelecek nesillerin sağlıkla dünyaya gelmesi ve yetişmesinde en büyük rolü olan “GERÇEK EBELERE” bırakma kararını daha o gün verdim. Şimdi bu gerçek ebelerle yan yana , omuz omuza, iki eşit profesyonel gibi çalışıyoruz.

5 Mayıs Dünya Ebeler Günü olarak kutlanıyor. Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de ebelik çalışmaları yeniden güçlenmeye başladı. Ama yolun daha çok başındayız ve bunun için çok çalışmak gerekli. Bir yandan ebelerimizin bilgi, deneyim ve gücünü daha da arttırmaları, diğer yandan da ailelerin ebeye daha çok değer vermeleri ve doğumlarda birebir ebe desteğini bizzat talep etmeleri gerekiyor. “HER GEBEYE BİR EBE” sloganının hayata geçmesi için herkesin EL ELE vermesi gerekiyor.

Bu seneki ebeler günü dünya sloganı “EBELİĞİN KALBİ: KADIN VE YENİDOĞAN”  Şimdi bu yazıyı okuyorsanız sizden istediğim üç şey var;

 

  1. Eğer tanıyorsanız kendi veya çocuğunuzun doğunda size destek olan ebeyi bulun ve ona teşekkür edin.
  2. Henüz hamile iseniz doğum yapacağınız hastaneyi ziyaret edin ve doğumunuzda destek olacak ebelerinizle tanışın.
  3. Hastanenizden birebir ebe desteği talep edin veya mümkünse kendi çabanızla birebir özel ebe desteği alın.

5 Mayıs Dünya Ebeler Günü  kutlu olsun.

2016/ Dr. Hakan Çoker

0531 258 5198 (hafta içi 09:00-18:00)

Valikonağı Cad. Hayat Apt. No:149/3 Kat:-2Nişantaşı / İstanbul

İLETİŞİM FORMU

FacebookTwitterInstagram
© 2013-2024 İstanbul Doğum Akademisi Tüm Hakları Saklıdır.
Ceviz Bilişim